Yazan: Gary Yourofsky
Çeviri: D. Ferahi
Tarihte ilk defa hayvan hakları aktivistleri ,ABD ve
İngiltere devletleri tarafından ortaya konan öngörülmemiş bir baskı dönemiyle
karşı karşıya. ALF özgürleştiricilerini bulmanın zor olmasıyla birlikte, ALF’i
açık bir şekilde destekleyenler ve eski ALF aktivistleri bu devletlerin rutin
olarak sosyal adalet aktivistlerine yönelttiği ayrımcı gücün yüküne maruz
bırakılıyor.
Pek çok insan bunu bilmiyor ama ünlü pasifist Martin Luther
King Jr’ın şöyle bir sözü var: “Beyaz Amerika’nın üzerinde benim arkamda duran,
elinde molotof kokteyli tutan bir siyahinin gölgesi olduğu sürece benim
eylemlerim etkili olacak.” King’in -sadece molotof kokteylinin yangın çıkaran
ateşi değil- kundaklama üzerine düşünceleri pek çok insanı şaşırtıyor. King’e
göre kundaklama şiddet içermeyen bir eylemdi çünkü tuğla, tahta, metal ya da
diğer sentient olmayan materyallerden oluşan binalar hissetme gücüne sahip
değil.
Şiddet içeren eylemlerde bulunan ya da hiçbir eylemde
bulunmayan insanlar arasından King ve diğer ünlü pasifist Gandhi şiddet içeren
eylemleri gerçekleştirenleri tercih etti. Lütfen onların ne demek istediklerini
yanlış yorumlamayın. King ve Gandhi kesinkes pasifistti ve şiddet içermeyen
eylemlere sıkı sıkıya bağlıydılar. Fakat ikisi de zamanı tekrar etti ve bir şey
(şiddet) hiçbir şeyden (kayıtsızlıktan) daha iyiydi.
Ben de aynı şekilde düşünüyorum. Şüphesiz ki okullarda
yaptığım sunumlar, stand açmak, broşür dağıtmak, imza toplamak, yazılar yazmak,
gizli çekimler yapmak ve sivil itaatsizlik gibi şiddet içermeyen aktivizmi
tercih ediyorum. Fakat köklü bir değişim için farklı çeşitlerde taktikler
kullanmak gerekir. Kayıtsız olan biri ile bir vizonu özgürleştiren, işkence
laboratuvarını yakan ya da canlı hayvan üzerinde deney yapan ya da doğrudan bir
hayvanı katleden birini öldüren kişi arasında, kayıtsızlığı hiçbir zaman
seçmezdim, diğer kişiyi seçerdim.
Radikal taktikler doğrudan sonuçlar elde etmek için tarih
boyunca haklı bir şekilde kullanıldı. Müttefik Güçler şiddet kullanarak
Hitler’in ölüm kamplarını yok etti, bu süreçte Nazileri öldürdüler ve
Buchenwald ile Auschwitz’in gaz odalarını sonsuza dek yok ettiler. Kuzeyliler
silahlanıp binlerce ırkçı Güneyliyi (siyah kölelerin sahiplerinden bahsediyor)
öldürdükleri zaman siyah köleler için işlenen bu meşru cinayetlerin gerekliliği
sorgulanmazdı. Gandhi bağımsızlığı pek çok Hintli, İngiliz askerlerini
öldürürken, sokaklarda isyan çıkarırken ve ateşler yakarken kazandı. Black
Panther’lerin tehdit taktikleri ve Malcolm X’in “gerekli olan her yol
denenmeli” felsefesi sivil haklar hareketini ya da Dr. King’in yükselişini
engellemedi. King’e Malcolm X’in radikal
taktiklerine son vermesi istendiğinde King’in cevabı şöyle oldu: “Benden
Malcolm’u durdurmamı istemeyin. Irkçılık durduğu gün Malcolm X de duracak!”
Bu ülkenin en lafını esirgemez hayvan hakları aktivisti
olarak ben de aynı yaklaşımı savunuyorum. Bana hayvan yiyen biri ya da bir
gazeteci “ALF yasalara karşı geliyor ve binaları ateşe veriyor, ARM da şiddeti
savunuyor” dediği zaman onlara şöyle cevap veriyorum: “ALF ve ARM hayvan
katliamı ve sömürüsü sona erdiği gün duracak!”
Aktif bir şekilde haksızlığı sona erdirmeye çalışanlar
övülmeli; yerilmemeli. Gandhi şöyle söylemişti: “Tiranlar ve katiller hep vardı
ve bazen yenilmez göründüler. Ama sonunda her zaman yenildiler. Her zaman!”
Kundaklama, özgürleştirme ya da tehdit yöntemleri, ya da meşru cinayetler
hayvan hakları hareketini engelleyemez çünkü hiçbir şey hayvanları insan
zaptedicilerinden özgürleştirmenin gerçekçi, iyilikçi mücadelesini durduramaz.
ALF hayvanları özgürleştirdiği ve onların hayatlarında ani
değişiklikler sağladığı zaman, mantıklı herhangi birey nasıl ALF’i desteklemez
bilmiyorum. Onun yerine, toplumun ve politikacıların aç gözlü ve bencil
gündemlerine hayvanları sokmalarını mı beklemeliyiz? Harriet Tubman’ın Yeraltı
Tünelleri’nde beyazların “mallarını” çalarak siyahileri özgürleştirdiği gibi,
ALF kürk firmalarının ve deneycilerin “mallarını” çalarak hayvanları
özgürleştiriyor.
Dahası, son 30 yılda ALF’in gerçekleştirdiği kundaklamalarda
yaralanan ya da ölen tek bir insan olmadı. Ekonomik sabotajın bu pırıl pırıl
rekoru da şans eseri değil. ALF üyeleri şiddetsizlik kuralına sıkı sıkıya
bağlıdır ve süreç içinde hiç kimseye zarar vermezken özgürlükleri olmayan
hayvanlar için kendi özgürlüklerini tehlikeye atarlar.
Anüslerine elektrik verilen ve boyunları kürk endüstrisine
kürk sağlayan alçak insanlar tarafından kırılaran onbinlerce tilki ve vizona
tüm bunlardan kurtulma şansı verilir, hasta ruhlu deneycilerin ellerinden
köpekler ve fareler kurtarılıp güvenli evlere yerleştirilir.
Fakat, şiddet aktivizmin önemli bir parçası olduğundan, bir
hayvan istismarcısı kundaklama ya da doğrudan eylem esnasında zarar görseydi
bunu da kesin surette desteklerdim. Hayvanları tutsak eden ve öldüren
zulümcüler için empati göstermiyorum. Empati masum kurbanlar, hayvanlar
içindir. Neredeyse her aktivist şiddetsizliği kucaklasa da hayvan hakları
insanlara şiddetsiz olmakla alakalı değildir. Hayvan hakları, hayvan
istismarından ve katliamından kazanç sağlayan şiddetli, açgözlü, kalpsiz
canilerin elinden hayvanları kurtarmakla ilgilidir.
Hayvan hakları hareketi başlangıcından beri şiddetsizliği
tercih etti fakat insanlar bizimle hala alay ediyorlar. Pisagor, Gandhi,
Schweitzer, Tolstoy, Plutarch, da Vinci, Dick Gregory, Isaac Bashevis Singer,
Dolores Huerta ve Cesar Chavez gibi bilginler, kahinler ve çağdaş düşünürler
hayvan hakları konusunda merhamet çağrısında bulundular. Fakat hala milyarlarca
hayvan köle durumunda ve öldürülüyor. Eğer barışçıl protestolar ve toplumu
eğitmek tek çözüm olsaydı, hayvanlar şimdiye özgürleşmiş olurdu. Maalesef,
sevgi her zaman nefreti yenemiyor.
Mantık tek başına cehaleti ya da salaklığı yenmiyor. Şiddetsiz eylemler
kurumsallaşmış şiddeti her zaman sona erdiremiyor.
Bazen düşünüyorum ki türcülüğü yok etmenin tek yolu umarsız
her insanı besi ünitesindeki bir inek gibi, laboratuvardaki bir maymun gibi ya
da sirkteki bir fil, rodeodaki bir boğa ya da kürk çiftliğindeki bir vizon gibi
yaşamaya zorlamak. Böylece insanlar bu uyuşuk hallerinden uyanır ve yeryüzündeki
en alçak tür tarafından, insan hayvanı tarafından, diğer hayvanlara yaşatılan
acıların farkına varır.
Aslında içimde daha derinde, baskı, işkence ve katliam,
umarsız insanlara on kat geri dönsün diye umuyorum. Av esnasında oğullar
babalarını yanlışlıkla vursun, etçiller (et yiyen insanlar) kendilerini yavaş
yavaş öldüren kalp krizini yaşasın. Kürkünün içinde rahat rahat dolaşan her
kadın tecavüzü öyle şiddetli yaşasın ki bu onda hiçbir zaman unutamayacağı bir
iz bıraksın. Kürk giyen her erkek o kadar şiddetli bir şekilde anal tecavüzü
yaşasın ki sakat kalsın. Her rodeo kovboyu ve matador ölümcül şekilde
boynuzlanmalı, sirk çalışanları filler tarafından ezilmeli, kaplanlar
tarafından pençelenmeli. Son olarak, hayvanlar üzerinde deney yapanların yavaş
öldüren hastalıklarla solup gitmesini isterim çünkü araştırmalara harcanan ve
onları iyileştirmek için kullanılabilecek dolarlar barbarca ve bilimle ilgisi
olmayan dirikesim pratikleri için israf edildi.
Hayvan özgürlüğünü gerçekten önemseyenler hayvanları
sevdikleri insanlardan ayrı tutmamalıdır. Hayvanları köleleştiren ve öldüren
insanlar için uğraşmalıyız ve onları mantık yoluyla ikna etmeliyiz. Ama bu
süreç tek başına hayvanları özgürleştirmek için yeterli değil. Hayvanları
onları esir tutanların elinden zorla kurtarmanın vakti geldi, bu süreç içinde
birini yaralamak ya da öldürmek gerekse bile. Bir kişiyi bir başkasını
öldürmekten fiziksel olarak alıkoymak şiddet değildir. Istismarı ya da cinayeti
durdurmak, başkasının yerine yapılan nefsi müdafa eylemidir ve bu eylem meşru,
yüce gönüllü bir eylemdir.
Özgürleştirme, kundaklama ve şiddetin negatif tepkilere yol
açmasının bir tek sebebi var: çünkü inekleri, domuzları, tavukları, tavşanları,
fareleri ve geyikleri gerçekten insanlara eşit olarak gören insan sayısı çok
az. Herkes hayvanların özgürlüğü ve eşitliği hak ettiğini farkedene kadar
hayvanlar öldürülmeye devam edecek ve insanlar istismarcıları değil benim gibi
aktivistleri suçlamaya devam edecek.
Hayvanlara eşit şekilde önem verilmeye başlandığı zaman,
onları özgürlüğüne kavuşturmak için ve yaşadıkları işkenceleri durdurmak için
yapılan her şey meşru olacak. Toplum, hayvanlar için yapılan özgürleştirmelere,
kundaklamaya ve şiddete karşı geliyor çünkü hayvanların böyle bir cömertliğe
(emeğe), değmeyeceğini düşünüyorlar. Hep söylerim, 1997 yılında çocukları bir
porno şebekesinin elinden kurtarsaydım, Detroit sokaklarında binlerce kişi beni
omuzlarında taşıyarak tebrik ederdi. Ama bir kürk çiftliğinden 1,542 vizonu
özgürleştirmenin sonucunda 77 günü hapishanede geçirdim ve bana terörist dendi.
Eğer zeka özürlü çocuklar Sağlık Bakanlığı tarafından
sakatlanmak, kör bırakılmak, yakılmak ve öldürülmek için ufak kafeslerde
tutuluyor olsaydı ALF ve ARM taktikleri meşru bulunurdu. Eğer siyahi insanlar
mezbahalarda bacaklarından tavana asılıp öldürülseydi ve bedenleri parçalara
ayrılsaydı toplum ALF ve ARM taktiklerini benimserdi. Eğer eşlerimiz ya da en
yakın arkadaşlarımız ormanda dolanırken bir ok ya da kurşun göğüslerine isabet
etseydi, kendisine ALF diyen merhametli devrimcilere tüm şükranlarımızı
sunardık. Eğer kendinizi hayvanların yerine koyarsanız, sizi işkenceden,
esaretten ve nihai ölümden kurtaracak herhangi bir yol kabul edilebilir olurdu.
Bu yazı şiddetsiz eylemi bırakıp silahlara sarılın gibi bir
çağrı değil. Geçmişteki adalet mücadelelerinde şiddeti kullanan eylem biçimleri
sadece bir kısım insan tarafından uygulandı, hayvan haklarında da durum böyle
olacak.
Eylemlerim hakkında bilgi vermem gerekiyorsa, 90’lı ve
2000’li yıllarda sivil itaatsizlik ve doğrudan eylem sebebiyle 13 kere
tutuklandım, Ontario’daki kürk çiftliğinden 1,542 vizonu özgürleştirmem de buna
dahil. 1 Ocak 2014 itibariyle 30 eyalette ve İsrail’deki pek çok kentte 180
okulda 2,495 kere sunum yaptım, hayvan sömüren
60.000 insana ulaştım çünkü veganlık ve eğitimin eylemliliğin en etkili
çeşidi olduğuna inanıyorum. Yanı sıra şiddet içeren eylemlerin de bir yeri
olduğunu düşünüyorum. Bu metodların birleşimi hayvanların nihai özgürlüğünü
sağlayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder