14 Ağustos 2015 Cuma

Boğa Fadjen, Boğa Güreşlerindeki Hileleri ve İşkenceyi Ortaya Çıkarıyor


Bu metni, bir boğayı güreşten kurtarıp ona dostluk eden Christophe Thomas'ın youtube'taki videosundan aldım. İngilizce alt yazılı video yukarıda ekli.

Bu videoyu bana hatırlatan, İspanya'dan gelen bir haberdi. Güreş sahasında acılar içinde son nefesini vermek üzere olan bir boğanın yanına koşuyor bir aktivist. Son nefesinde ona ömrü boyunca hiç tadamadığı sevgiyi hissettirmek istiyor. Haberin İngilizce metinli haberi bu linkte yer alıyor:

https://goo.gl/ETkuVV

Thomas boğa güreşlerinde matadorların tek yaptıklarının hayvanların belirli özelliklerinden faydalanmak olduğunu anlatıyor. Fadjen adını koyduğu boğanın sevgi dolu yüreğine şahit olmak için videoyu izlemenizi öneriyorum.

"Benim adım Christophe Thomas. Kamyon sürücüsüyüm. 36 yaşımdayım. Brittany'de yaşıyorum, burası boğa güreşlerinin yapılmadığı bir yer.

Ben 7-8 yaşlarımdayken babamla bir pub'a giderdik. Orada, duvarda, büyükçe bir kilimin üzerinde boğa güreşi temalı bir işleme vardı. O sahnede herhangi bir acı olduğunu düşünmemiştim. Sade bir betimlemeydi. Boğa ile oynayan ve hayvanları seven bir adam görüyordum sadece, o resmi seviyordum. Ta ki biri bana o resimde gerçekten ne olduğunu anlattı, ya da ben kendim anladım, tam hatırlamıyorum. Ve kendime sordum: "Hayvanlara böylesi şeyleri nasıl yapabiliriz?"

Kendime bir söz verdim: İleride bu boğayı kurtaracaktım. Yaklaşık 30 yıl sonra bir boğa bulmak için araştırma yaptım, ve şimdi evimde benimle birlikte yaşıyor.



Fadjen yola çıktığı zaman, besici onun Britanny'e doğru geldiğini haber vermek için telefon açtı. Ona Fadjen'in gerçek bir İspanyol boğası mı yoksa kırma mı olduğunu sordum. İki ebeveyninin de İspanyol boğası olduğunu ve bunun kimliğinde yazdığını söyledi. Gerçek bir güreş boğasıydı. Sonra hayvanın davranışları üzerine konuşmaya başladık. Bana bir köpeğim olup olmadığını sordu. Konuyu nereye götürmek istediğini anlamadım ama evet, köpeğim var dedim. "Eğer ona iyi bakarsan, sana köpeğinden daha yakın bir dost olacak." dedi.

Bu sözün üzerine şok oldum. Nasıl hayvanlar olduklarını, aslında tamamen zararsız olduklarını biliyorlar, dedim kendime. Saldırganmış gibi görünmeleri, boğa güreşi için hazırlandıkları sürecin koşullarından kaynaklanıyor. Gizil süreç, görülen şey ile beynin bacaklara potansiyel bir yön değişimi için gönderdiği mesaj arasında cereyan ediyor. Boğalar için bu zaman bir saniyenin yarısı. Bir boğa saldırıya geçtiği zaman, boğa güreşçileri önce sağa sonra hemen sola hareket ediyor. Görmek ve harekete geçmek arasında her zaman gizil bir zaman dilimi vardır. Güreşçiler bunu bilerek hayvanları kandırıyorlar. Onlar kahraman falan değil. Sadece hayvanı çok iyi biliyor ve bu bilgiden yola çıkarak onu kandırıyorlar. İnsanlarsa matadorun hayvanın elinden kaçıp kurtulmayı başardığını düşünüyor. Ama aslında sadece hayvanın o gizil sürecinden faydalanıyor.

Matador hayvanın etrafında döndüğü zaman yine aynı kandırmaca. Burada bir kahramanlık yok. Hayvanın esnek olmadığını, matador aynı mesafede kaldıkça hayvanın ona erişemeyeceğini biliyor.

Boğa güreşi bir sihirbazlık gösterisi gibi, göz aldanması üzerine kurulu. Ve gösterilen her şey sahte, izleyiciler kandırılıyor. Bu sebeple boğa güreşinin iki kurbanı vardır derim: ilki boğalar, ikincisi izleyiciler. Bu tamamen para için yapılan bir şey. Bunun gelenek ile alakası yok, onlar geleneği umursamıyorlar. Gelenek mitini sürdürürken paraları cebe indiriyorlar.



4-5 aylık buzağılar çocukların yetiştirildiği boğa güreşi okullarına gönderiliyorlar. Tam bir katliam. Hayvanın 150-180 kilo olduğunu düşünün. Yaklaşık 45 kiloluk bir çocuk "işini" tam olarak yerine getiremez. Bu yüzden hayvanlar tarif edilemez acılar çekiyorlar.

2 yaşındaki boğalar genç matadorlara veriliyor. 4-5 yaşlarına geldiklerinde hala hayattalarsa, klasik güreş sahalarına veriliyorlar. Boğaların yüzde 95'i insanların gıda tüketimi için kullanılıyor.

Fadjen şimdi 14 aylık, boğa güreşi okuluna verilecek yaşta.



Bence boğa güreşleri kendini yok ediyor. Daha az seyirci var ve insanlar bunun ilginç olmadığını, boğanın acı çektiğini, barbarlığın bir gösteri olamayacağını biliyor. Bazı şeyler değişiyor. Boğa güreşi geçen sene Katalonya'da yasaklandı. Fransa'da Frejus isimli bir şehir de bu yasağı takip etti. Bence diğerleri de zamanla edecek.

Güreş sahasında boğalar neden saldırır?
Öyle ufak yerlerde saklanmalarına ya da kaçmalarına imkan yoktur. Kendilerini güvene almalarının tek yolu, saldırmaktır. Fadjen de ona sarıldığınız zaman güvende hissediyor.

Fadjen ile birlikte yaşamaya başladığımdan beri, bu hayvanların agresif değil uysal ve sevecen olduğunu gösterme şansım oldu. "


5 Ağustos 2015 Çarşamba

Yahudiler ve Araplar Veganlık ve Hayvan Hakları İçin Birlikte Yürüdü



24 Temmuz Cuma günü 1,000'den fazla hayvan özgürlüğü aktivisti İsrail'in Haifa kentinde “Biz onların sesiyiz: Hayvanlar için bir araya geliyoruz.” sloganıyla yürüyüş yaptı.

Arap ve Yahudi aktivistlerin birlikte organize ettikleri bu yürüyüş, Kuzey İsrail'de iki topluluğun arasında süregelen dayanışmanın içinde anlamlı bir vurgu oldu. Bu bölgede iki topluluktan da vegan aktivistler son birkaç senedir birlikte çalışıyorlar.

Facebook üzerindeki etkinlikte 2,500 kişinin gidiyor olarak işaretlediği eylemin 3 temel amacı vardı: çiftlik hayvanlarının maruz kaldığı sömürü hakkında insanları bilinçlendirmek, İsrail'in kuzeyinde vegan aktivizmi canlandırmak ve iki topluluğun bütün ve eşit desteğini sunmasına imkan sağlayan büyük çaplı bir etkinlik oluşturmak.


Arapça ve İbranice yazılı dövizleri taşıyan vegan aktivistler.


Yürüyüşün iki organizatörü ile röportaj

The Vegan Woman” (Vegan Kadın) (röportajı yapan web sitesinin başlığı) etkinliğin iki organizatörüyle röportaj yapmanın muhteşem şansına sahip oldu: Sharbel Balloutine, öncü bir vegan aktivist, yazar ve Arap hayvan hakları kuruluşu olan “The Vegan Human” ın kurucusu; ve Shlomi Hillel bir hayvan özgürlüğü aktivisti ve “The Vegan North” un kurucusu.
 
Sharbel ve Shlomi, bu başarılı etkinlik için öncelikle sizi tebrik ediyoruz. Eminim siz de biliyorsunuz ki böyle bir dayanışma, dünyanın farklı yerlerinde pek çok insana da ilham kaynağı oldu ve hem veganlık hem de gelecekteki barış adına yapılan dayanışmalar için umut kaynağı oldu.
Geçen cuma gerçekleşen yürüyüşü meydana getiren Arap-Yahudi dayanışması hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
 
Shlomi: “Elbette. Vegan aktivizmi Kuzey İsrail'de son 10 yıldır gündemde. İlk yıllarında bilgi stantları ve broşürler aracılığı ile insanları bilinçlendirme üzerine çalışmalara odaklanılıyordu. 2012 yılında “The Vegan North” isimli bir grup kurduk. Sosyal medyanın gücüyle birlikte, etkinlikleri organize etmek ve yeni potansiyel aktivistlere ulaşmak çok daha kolaylaştı. Etkinliklerimiz meat-outlar, sergiler, eylemler ve sosyal aktivitileri kapsadı.
Etkinliklerimize ek olarak, bugün “The Vegan Human” olarak bilinen büyük çaplı Arap hayvan hakları grubu Sharpel'in ilham veren önderliğinde Kuzey İsrail'de çalışmalarına başladı. Etkinliklerinin başlangıcından itibaren iki grup arasında yakın bir dayanışma oluştu. Bu dayanışma Arap ve Yahudi semtlerinde ortak eylemleri doğurdu. Ve iki topluluk arasında sıkı arkadaşlıklar kuruldu. Bu arkadaşlıklar, diğer değerli eylemlerin arasında, geçen Cuma gerçekleştirilen başarılı yürüyüşe de imza attı.


Etkinliğin iki organizatörü: Sharbel Balloutine (sol) and Shlomi Hillel (sağ).

Sizce dinlerin, kültürlerin ve politik görüşlerin farklı olması sizin aktivizminizde gerginlik yaratıyor mu? Eğer öyleyse bu gerginliği nasıl yönetiyorsunuz, ya da ulaştırmak istediğiniz mesaj ne?

Sharbel: “Aslında aramızda çok az gerginlik hissettik, ve bu gerginlik ortaya çıktığında birbirimize bir araya gelmemizin önemini anımsattık: yeryüzündeki en çok sömürülen canlılar, yani hayvanlar için bir aradayız.
Geçen cuma ortaya koyduğumuz eylem bunun şahane bir örneği: Araplar ve Yahudiler tüm erkeklerin ve kadınların eşit olduğunu ve her birimizin tüm dünyaya bedel olduğunu belirtmek için bir araya geliyor. Her bir inek tüm dünyaya bedel, her bir domuz tüm dünyaya bedel, damarlarında kan gezinen, nefes alabilen, acı çekme ve sevme yetisine sahip olan diğer tüm canlılar gibi. Bir canlının bir başkasından daha değerli olabileceği kanısını değiştirmeyi hedefliyoruz, biri diğerinden sadece daha zayıf diye sömürülmesinin haklı görülebileceği kanısını.
İnsanlar bu mesajı almamak için direnebilir ama bu mesajın duyulmasını bir şekilde sağlamak için birlikte mücadele ediyoruz. Onlar acı çektikçe biz onların sesi olarak uğraşmaya devam edeceğiz.



Sizce bu yürüyüş başarılı oldu mu?

Shlomi: “Yürüyüş olağanüstüydü, duygulu ve eşsiz bir etkinlikti ve bir parçası olduğum için onur ve gurur duydum. Ne kadar etkili olduğunu kestirmek zor. Bu eylem hepimiz için geçerli olan etik ilkeleri ve adaleti savunmak adına hemen herkesin bir araya gelebileceğini kelimenin gerçek anlamıyla gözler önüne serdi. Bence hayvan hakları meselesi insan haklarının doğrudan kapsamının içindedir çünkü bu hakları savunarak adalet, merhamet ve barışı da savunuyoruz. Bence yürüyüş bu değerli yansıttı ve kolektif belleğimizde uzun bir zaman yer edecek.

Eğer okuyuculara bir mesaj bırakmak isteseydiniz, bu ne olurdu?

Sharbel: “Katledilen her can, tüm insanlığa şiddettir.”
Shlomi: “Hayvan sömürüsünün hiçbir savunusu olamaz. Öldürmenin ve gereksiz acı vermenin yanlış olduğunu düşünüyorsanız, vegan olmalısınız.


Sharbel ve Shlomi, ilham verici bu röportaj içn, sizin ve diğer veganların emekleri için çok teşekkür ederim. Dilerim mesajlarınız çok uzaklara dahi ulaşır ve pek çok insanın hem kalbine hem de zihnine dokunur.

Kaynak: http://www.theveganwoman.com/jews-and-arabs-march-together-for-veganism-and-animal-rights/
Çeviri: D. Ferahi